İki saat uyudum yada uyumadım...
Kabus gibi bir geceydi.
Bizim Penolope'nin müdürü ameliyat olmuş.
O da çiçeklerini Penolope'ye emanet etmiş.
Bizimki çiçeklere bakmış bakmasına ama..
Bir tanesini kurutmuş.
Çiçeçeği alıyor eve getiriyor.
Buraya kadarı gerçek.
Bundan sonrası da benim kabusum.
Eve getiriyor ve bunu iyileştirin diyor.
Bizimkiler de başlıyor araştırmaya.
Sorulmadık çiçekçi kalmıyor ne yapılır diye.
Çiçeğin geçmişi hakkında bir bilgimiz de yok.
Varya bütün gece çiçek hastalığına tutuşmuş gibi oldum.
Bazen çiçekte olsa hayatınızda..
Bir tek söz anlatmak o kadar zor oluyor ki.
Bugünlerde 40 yaş bunalımı yaşayan bir arkadaşım var.
Ölüm korkusu sarmış.
Çözdüm diyor sonunda.
"Aslında yok olmuyoruz.
Ölüyoruz..
Toprağa karışıyoruz.
Çiçek oluyoruz..
Soluyoruz..
Yada başka bir canlı olarak hayata geliyoruz.
Bunu iyice kavrayınca rahatladım."
Ben de sabah gözlerimi açtığımda rahatladım.